GENEL KÜLTÜR VE SÖZLÜK




alâminüt Çarcabuk, şipşak... .Polaroid yokken fotografcilar, vitrin camlarına alamünit fotograf cekilir diye yazarlarmış. [RNAN]

çeçen arabası : (syf. 35) [RNAN]


harmani : (syf 73.) pelerin [RNAN]

itinerer (syf. 9):  Bir gezide alınacak yol, bir yolcunun yol boyunca gördüklerini not ettiği defter; hareket çizelgesi (demir yolları); Yol programı, gezi takvimi, gezi ajandası [RNAN]

                 Kendilerinin işleri daima Avrupa'dadır; itinereri, kronometre gibi ayarlıdır.

jaketatay (syf 79) : Fr. Arkası yırtmaçlı, etekleri uzun ve ön köşeleri yuvarlakça kesilmiş olan resmi ceket. [RNAN]

                                                          Atatürk Jaketatay giyerken

kalp beşlik gibi oturmak : (syf. 45) [RNAN]

kırsür : (syf. 41) [RNAN]

külotlu pantalon : Beli uçkurlu, arkası körüklü, dize kadar çuval şeklinde dikilmiş, dizden aşağı tamamen dar olan pantolondur. [SFTAH]


lâta (syf. 45): Osmanlılarda ilmiyenin giydiği bir tür üstlük [RNAN]

merkûb (syf 86): Sarı meşinden yapılmış bir çeşit ayakkabı [RNAN]

mintan (F. ním-ten yarım bedenden göçüşme ile minten>mintan): 1. Yakasız uzun kollu bir çeşit erkek gömleği 2. Eskiden gömlek üstüne giyilen kollu yelek. (Misalli Büyük Türkçe Sözlük, İlhan Ayverdi, C.2) [RNAN]

onan : (syf. 35) [RNAN]

papyebuvar (syf 95): Yazı kurutma kağıdı  [RNAN]


          Odalarında abajurlu masa lambası, sümen ve papyebuvar gibi birçok lüks eşya bulunan bu otele elektirik zili yapılması da unutulmamış.


 
peştemal: Hamamda belden aşağısını örtmek için kuşanılan veya çalışırken elbiselerin kirlenmemesi için belden itibaren sarılan dokuma bezdir. Doğu Karadeniz bölgesi kadınlarının günümüzde bile kullandığı geleneksel giyim eşyası olup, ipekli olanlarına Fota,Futa denilmektedir. [RNAN]



pnömoni : Zatürre ya da tıbbi adıyla pnömoni bakteri, virüs ve nadiren parazitlerin neden olduğu akciğer enfeksiyonu olarak tanımlanır. [RNAN]

potur (Erm. potor) : Arka kısmı diz kapağının arkasına kadar şalvar ağı gibi çok bol ve kırmalı olarak sarktıktan sonra baldırları sımsıkı saracak şekilde darlaşan ve özellikle cepken altına giyilen, şalvar, çakşır, pantalon gibi belden aşağı erkek giyeceği. (Misalli Büyük Türkçe Sözlük, İlhan Ayverdi, C.3) [RNAN]


speleeni : (syf. 35) [RNAN]


talika : (syf. 35) [RNAN]

taşbasması muhammediye :
               taşbasması : Yağı emen bir tür kireç taşı üzerine içyağı, balmumu, sabun gibi maddelerden yapılmış özel bir mürekkeple çizilen resim, şekil ya da yazılan yazının, elle ya da makine ile kâğıt üzerine basılması sonucunda meydana gelen baskı türü. [RNAN]


              Muhammediye : Divan edebiyatında bir şiir türü. Yazıoğlu Mehmet'in Muhammediyesi en meşhurudur.
taşbaskı kalıpları (litografya)



tutarağı tutmak[RNAN] (syf. 35)

yeldirme (s.10) :  Kadinlarin çarsaf yerine kullandiklari,basörtüsüyle birlikte giyilen hafif üstlük./ Kıra giderken ya da evden acele ile çıkılacağında giyilen mantoya benzer, düğmesiz, geniş kollu ve genellikle ince kumaştan yapılmış kadın üstlüğü; ağızlarda : önlük, yelek, kadın elbisesi  (Ötüken Türkçe Sözlük, Yaşar Çağbayır, c.5) [RNAN]


GENEL KÜLTÜR

SAAT AYARLAMASI: Eskiden saatler akşam ezanı okunduğunda 12'ye getirilerek ayarlanırdı. Akşam ezanı okunduğunda saat 12 olmuş demekti. Saatler 12 lik düzene göre gösterirdi, 24 değil.  (SFİM)



TAYYARE PİYANGOSU: (Bu kelime Reşat Nuri Güntekin'in BAHÇELİ LOKANTA hikâyesinde geçer) 

       Cumhuriyet'in başlarında (16 Şubat 1925 'te) kurulan ve on yıl sonra (24 Mayıs 1935' te) adı Türk Hava Kurumu'na çevrilen Türk Tayyare Cemiyeti, Hava kuvvetlerine pilot yetiştirmesi ve uçak alması (sonraları, uçak yapması) için birçok gelir kaynağıyla donatılmıştır. 

    Tayyare Cemiyeti'ne nakit piyangosu tekelini veren 9 Ocak 1926 tarihli kanunun 2 'nci maddesi, bilet ve ikramiyelerden Kazanç, Belediye vergileri ve damga resmi alınmamasını öngörüyordu.

       Bununla birlikte, ilk tertiplerde Cemiyet ödüllerden yüzde 10 kesinti yapmaktaydı. 14 Mayıs 1927'de, ikramiyeler Veraset ve İntikal Kanunu'nun 20. maddesi hükmünden istisna edildi. Böylelikle, verdiği ödülden hiçbir kesinti yapmayan tek örgütlenme Tayyare Piyango'su oldu. Bu özellik, günümüz Milli Piyangosu' nda da devam etmekte, piyango adını taşısın taşımasın, öteki ödül verme düzeneklerinin hepsinde yasal vergiler kazanandan kesilmektedir.

     Genellikle sanıldığı gibi, 1926 yılında başlayan Tayyare Piyangosunun Cumhuriyet döneminin ilk nakit para ödüllü piyangosu olduğu doğru değildir. Ondan bir yıl önce, 1925 'te Türkiye Tayyare Cemiyeri Mektepleri yararına üç ayda bir para ödüllü piyangolar düzenlenmiş ve aynı yıl içinde (1 Temmuz, 15 Eylül, 15 Aralık tarihlerinde) üç çekiliş yapıldıktan sonra, kurulan sistem yeni bir örgütlenmeyle Tayyare Piyangosuna dönüştürülmüştür. 



     TÜRK TAYYARE CEMİYETİ'NİN İLK BÜYÜK PİYANGOSU
Kazanmak ihtimali ziyade mevcut olan Şarkın en büyük piyangosu
SEBEBİ? ÇÜNKÜ.. Ancak ihzar olunan 50.000 numara kaimilen bu sene zarfında keşide olunacaklar ve on keşidelik mühim bir piyangonun 4.500.000 lirası ahaliye taksim edilecektir. ÇÜNKÜ.. Bir biletin onda birini mübayaa eden kimse) eğer talihi yaver ise) diğer keşidelerin kaffesini de kazanabilir. ÇÜNKÜ.. Çıkan numaralar kabil-i tecdittir. ÇÜNKÜ.. 400.000 liralık teselli mükdfatı mevcuttur. Bu meblağ son kefidede tevdiatlarının yüzde ellisini kazanamayanlara taksim Olunacaktır.
İstikbalde Ne Görüyorsunuz? Mali mevcudiyetinizde büyük müşkilat varsa... Yakında satılacak olan,iyi teminatlı bulunan bu piyango biletlerinden onda birini satın alınız. Yalnız bir defa 15 lira veya her keşideden sonra bir buçuk lira tediye edip satın alabilirsiniz. Eğer büyük bir ikramiye kazanamazsanız bile, ancak pek az şey kaybetmiş olacaksınız.
Servet sahibi olunuz! İlk keşide 19 Nisan 1926' dadır.






KISALTMALAR: 


[RNAN] REŞAT NURİ GÜNTEKİN - ANADOLU NOTLARI 
[SFİM] SAİT FAİK İPEKLİ MENDİL HİKAYESİ 
[SFTAH] - SAİT FAİK ABASIYANIK - TAHTACILAR HİKAYESİ